Diyelim size birkaç kere spermiogram yapıldı ve her seferde azospermi olduğunuz söylendi. Her nedense netice çıkmayacağı bilindiği halde hem o anlık patolojisi ne çıkacak hem de spermi ancak ve ancak TESE ile buluruz denilerek hastalar mikro TESE’ye zorlanır ve sonuç hayal kırıklığı.
Hadi patolojik teşhis çok önemli diyelim. Fakat kendilerinin de kabul ettiği bir gerçek şu ki; her mükerrer mikro TESE başarı şansını daha da azaltmaktadır. Neden biliyor musunuz?
Zaten gerilemiş bir sistem var elinizde; o anlık TESE ile sistemi en zayıf anında tespit ederken netice alamazlar ki. Yayınlarda verilen oranlar hep abartı. O da işin ayrı boyutu. Bakınız azospermi grubunda anket yaptık. Sonuç % 2.
TESE ile testis içindeki seminifer tübül adını verdiğimiz yapı kesiliyor. Fakat bu operasyon dokuyu hasarlıyor. Karşı yakaya köprü ile geçebilirsiniz. Siz köprüyü yıkıyorsunuz. Köprülerin halatları ve bacakları kesiliyor. Ağaçtan meyve istiyorsunuz. Gözünüz var bakıyorsunuz; ağaç kuru. Ama niye kuru ki diye bakan soran yok. Kökünde toprağında dalında yaprağında hastalık var; tedaviye muhtaç.
Karar şu:
Kökünden tomurcuk alırım ve belki bulurum. Biz de şunu diyoruz ki; önce bakım yapalım. Havası, suyu, toprağı, minerali, güneşi, dalı, yaprağı bir gözden geçirelim. Nerede ne ihtiyaç var; nerede nasıl bir sıkıntı var, ona göre bakım yapalım.
Şimdi varacağım husus şu. Net bir şekilde görüyoruz ki; gerileyen bu sistem tedavi ile onarılabiliyor. Elimizde bir de hiç ameliyat etmeye gerek kalmadan testis rezervini ölçmeye yarayan sperm öncü hücre detayını öngören bir sistemimiz var. Hormon izleme referans sistemimizi daha evvel yazmıştım. Çift kontrol ile takip edebiliriz. Herkesin şansı garanti değil ama onların oranından çok fazla. Hele bir de hiç opere olmayanların şansı çok daha iyi.
Öbür türlü netice almayacaklarına ait kesinlik emin olun daha fazla. Bir doktor arkadaşım var. Dr. Murat bey. Bana söylediği söz ne kadar manidar. 25 yıllık tüp bebek merkezinde koordinatörlük yapıyorum. Ben daha mikro TESE ile sperm çıkışını toplam olarak 3 kere ancak gördüm, yani oran vereyim o da yüzde 1 şans diyordu. Ben senin sayende azospermi hastasının tedavi edildiğini öğrendim diye de ekledi. Onun bir hastası imiş meğerse İsmail K. isimli öğretmen bir arkadaşı tedavi etmiş idik. Bir mikro TESE yapmışlar Murat beyin ekipleri. Ben tevafuken hastamı ona yollayınca seni hatırlıyorum, sen daha evvel bizim mikro TESE ile sperm bulamadığımız biri idin şimdi nasıl oldu da kendiliğinden sperm çıkışı olmuş diye sorunca ben Celalettin bey diye bir doktora gidiyorum o sayede oldu dediğinde, Murat bir sene önce iftar yemeğinde ne ile meşgul olduğumu anlattığımda beni öylesine dinlemiş olmalı ki; vay sınıf arkadaşım meğerse dediklerin ne kadar doğru imiş diye tebrik ederek aramıştı. Şimdi hastaları bana doktor arkadaşlar refere etmeye başladı.
Yani bir karakalem düzen almış gitmiş başına eğrisi doğrusu bu diye bir düzen tutturmuş gidiyor memleketimizde. Artık bu yanlış bitmeli. Bakın bilgi gizlemiyorum. Nasıl tedavi ettiğimizi kuralları ile anlatarak ifade ediyorum. Bu konuda eğitim, destek her türlü çabayı vermeye hazırız. Yurtdışına bir göz atalım. Onlar da artık buna döndü. Artık yayınlar şunu gizlemiyor. Hormon tedavisi testis dokusunda yenileme, çevre düzeni sağlama konusunda esas yöntem ve tedavi mutlaka bireysel olmalı. Yani her hasta kendi şahsında kendine özel. Ve şu bir gerçek sonuç ki çoklu mikro TESE hasta için şansı giderek riske atıyor.
Bazen bir TESE yaparlar 10 TESE’lik hasar verirler. Ben TESE’yi yaptım mı bir defa yaparım, açarım her yeri diyen felsefecileri kastediyorum. Beni en çok bu yaklaşım zorluyor. Sperm çıkışı sağlıyorsun, fakat mikrodüzen, mikrodolaşım bozuluyor; al sana morfoloji bozukluğu. Uğraştırıyor. Bu tür TESE artık devamlı TESE ile aramayı zorunlu hale getirtiyor maalesef. O nedenle fayda edemiyorsan bari zarar verme yaklaşımı en doğru felsefe bence. Bir kısmı da böyle yapıyor. Fakat onlar da okuyacaklar öğrenecekler merak etmeyin. Bunlardan biri hasta gönderiyor ne ilaç vermişim öğrenmeye çalışıyor sonra da kendi kafasına göre yapmış tedaviyi ve opere etmiş ama sonuç yine hüsran. Neden biliyor musunuz?
Sperm öncü hücre detayı elinde yok, haydi rastgele. O da öyle rast gelmesi o kadar doğru değil ama iş işten geçti bir kere. Testise ikinci kez hasar verdi artık. Biri de hayret ettiğini ifade ederek; inanın çok kalbi söylüyorum ki, operasyon öncesi çok ümitsiz idim ama bu kadar kolay sperm çıkışını çok merak ediyorum, bir ara gelin de neler almıştınız onları bir konuşayım sizle diyerek çareyi hasta üzerinden yanlış adreste arıyor. Sizce niye arıyor hiç düşündünüz mü? Bizim yöntemi anlatıyorlar ama gurur var ya o gurur. O rütbeli isim burayla ilgili bir seminere davet edildiğinde direkt ret cevabı vermesi bu gururdan işte… Azospermi için çare arayan öncü genç kardeşlerimiz ummadıkları bir tavır görüyorlar ve üzüntü içinde çıkıyorlar o adresten.
Şu an çağımızda azospermi grubundaki en önemli problemlerden başlıcası spermin elonge hücre basamağında takılı kalıp olgun (matür) sperme ilerleyememesi tablosu olan adını matürasyon arresti (duraklama, susma) diye belirttiğimiz son evre. TESE olmayanlarda sorun daha az. Ancak TESE olanlarda sistemi tamamen sıfırdan bu basmağa kadar ilerletebilirken (0-6) son basamağa geçişte yetersiz kalıyoruz. Bu konuda dünya bilim adamları bir kanıya vardılar. Olmuyorsa hücre çekirdeği yeterli olabilir mi diyerek kuyruk basamağına gelemeyen vakalarda önce elonge (evre 6) daha sonra daha geri basamaklarda da (evre 4-5) yuvarlak spermatidle de gebelikler sağlandığını gösterdiler. Ülkemizde bu konudaki çabalar çok yetersiz. (Google’da arayın: tanaka fourteen babies born)
Bu sıralarda ülkemizde Tübitak destekli bir üniversite çalışması başlatıldı. Daha evvel tese dokusundan sertoli cell only düzeylerindeki örneklerin laboratuvar şartlarında daha ileri evrelere kadar olgunlaştırabildiği gösterildi. Gelişmeler ümit verici gözükmektedir. Buradan tüm azospermi grubu arkadaşlarımıza bilgi geldikçe paylaşım yapılacaktır.