Veysel K. bize başvurmadan evvel üç defa tüp bebek denemesi yapmış ama sonuç alamamıştı…
Geçmişte yapılan Spermiogramlara baktığımızda başarı şansı nerdeyse yok olmasına rağmen artık bilinçli mi yaptılar bilinçsiz mi orasını bilemiyorum maalesef onca maddi yatırım ziyan olup gitti. Bu tür vakaların hikayeleri genelde hep aynı. Çok defa denemeler yapılarak hasta hem manen hem de madden yıpranmış oluyor.
Bize geldiğinde sperm çok az ve Immotil ve ayrıca morfoloji de iyi değil idi. Üç ay sonra sayı 200.000 morfoloji, hala sıfır ama hareket % 2 oldu. Yani nil sperm dediğimiz azo grubundan oligo grubuna kademe atladı.
Tedaviye devam ettik. Sayı bir buçuk yılda 6.5 milyon oldu. Benimle tedavide sayı arttı, morfoloji düzelmeye başladı % 1 bazen % 2’yi gördü. Biliyorsunuz Kruger’a göre % 4 ila üstü normal. Hareket toplamda % 17’yi buldu.
Haberim olmadan dördüncü kez tüp bebeği denemişler ama olmamış. Yanıma geldi ve haberdar etti. Ona keşke haberim olsaydı diyerek cevap verdim ve PGD-NGS desteğinin şart olduğunu anlattım. Çünkü bu tür vakalarda gelişme sağlanırken hem bizim yeniden kodlayarak sıfırdan oluşturduğumuz yapı hem de eski klondan oluşmuş yapılar beraber çoğalıyordu.
Bu konuda kendisine ek altı ay daha tedavi verdik ve sayı 14-18 milyona çıkmakla kalmadı morfoloji % 2 bandında hareket ise toplamda % 37 oranlarına geldi.
OAT sendromlu bu vakamıza bu sefer tüp bebek merkezi PGD-NGS desteği ile işlem yaptı. Daha evvelinde de 8-10 yumurta ve bir o kadar embriyo oluşmuş ama rastgele embriyo transferi bir netice vermemişti.
Ve sonuçta 8 embriyo oluştu. Beşi dayanıklı kaldı. Beşinci günde Trofoektodermi ile Biopsi yapılarak PGD-NGS adını verdiğimiz sistemle tüm kromozomlar tarandı. Sadece biri normal dördü bozuktu.
İşte işin püf noktası bu idi. Sadece o transfer edildi. Çok şükür Implante oldu ve gebelik kesesi ile beraber her şey yolunda gitti. Şimdi doğuma sayılı günler kaldı…
Şimdi, şu ibret noktasını vurgulamakta fayda var:
Birincisi, yanlış uygulamalara rağmen o yılmadı, denemeye devam etti Doğru adreste sabır ve azim gösterdi.
Bizim vakaların bir kısmında işin maddi boyutundaki hazır ön yargılara ve suizanlara sahip hastalarımız olup tedaviye devam konusunda pes ederken hata yapıyorlar. O bunu hiç yapmadı. İnancında, teslimiyetinde hiçbir geri duruş emaresi görmedim. Küçük hesaplar yapmadı. Gülü istedi dikenlere aldırış etmedi. Aldatan aldanır diye baktı, öyle değil zaten dedi. Doktorum kendisini biliyor, yaptığı işi biliyor dedi. Bizimle beraberlikte yanıma gelenlerin başarı öykülerine tanık ola ola ümidi hep tazelendi.
Peki, buradaki amaç ne, hasta sayımı arttırmak mı? Kendime yeni hastalar edinmek mi?
Bu zamana kadara bana başvuran hiçbir hastama böyle bir düşünce ile yaklaşmadım, yaklaşmıyorum da. Aynı şekilde hastalarımın da bana karşı bakış açılarının böylesi iyi niyetlere sahip olduğunu düşünüyorum. Neticede ben de sizden biriyim… Şükrümü eda ediyorum, hem bir tabip hem bir hastayım. Takdiri, yani kıymet bilmeyi yine en iyi takdir edici Aziz ve Alîm olan Allâh’tan bekliyorum.
O bize yeter!
Sadece ona sığınır ve ondan isteriz. Marifeti kendimizde sanmakla elimizdeki ilim de kabiliyet de boşa gider.
Her şey onu anlatır aslında.
Her şey ona muhtaçtır ve yine onun huzurunda toplanıp aslımıza rücû edeceğiz.
Geldiğimiz yeri bilirsek, olduğumuz ve olacağımız yere de o şuurla gideriz.
Yoksa dünya hayatı bir zarar ve ziyandan ibaret olur.
Vesselâm…