Bekir Ö. bir Non-Obstrüktif tip Azospermi vakası. Yani tedavisi zor olan üretim tipi bir azospermi vakası. Bekir daha evvel kronik böbrek yetersizliği nedeniyle diyaliz almış. Bir süre diyalize girdikten sonra transplantasyon yani böbrek nakli olmuş.
Şimdi burada bir hususu daha ifade etmek istiyorum. Böbreğin vücut tarafından reddini engellemek için kemoterapi ayarında bazı ilaçlar verilmesi gerekiyor. O da bunları aldığı için bizim uyuyan kök hücreyi, kök hücre rejenerasyon tedavisi ile iyileştirme çabalarımız tam hedefine gidemeyecek tabii ki.
İşte tam burada fitoterapi’nin ve antioksidan terapinin diğer ilaçlarla ilgili ayarlamalarını da yaparken çok dikkatli de olmalıyız. Bekir nakilli böbreğine rağmen, Kreatinin normalin üzerinde ve vücudu çok ödemli idi. Ona ayrık otu ekstresi verince ödemler çözüldü ve kilo vermekle kalmadı; ayrıca kreatinin normal değerlere indi. Bir de Üretral tıkanma nedeniyle sıkıntılar yaşamış, defalarca dilatasyon (genişletme) işlemi için ameliyata girmişti. O zaman Bekir sadece üretim tipi azospermi değil, ayrıca iletim tipi sorununu da beraberinde yaşayan bir hastamız idi bize göre. Bizim de bir defa bu işleme aldırmamız icap etti. Çünkü volüm az geldiği için semenin analizine detay yönü ile vakıf olamıyorduk. Tedavisi bir buçuk yılı biraz aştı.
Mikro TESE için vaktin bize göre erken olduğunu ifade ettik ama sabır gösteremedi ve ameliyat oldu. Çok şükür muradına erdi ve sperm yeteri kadar bulundu. Mikro ICSI ile eşi gebe kaldı ve nur topu evlatları da dünyaya teşriflerini gerçekleştirmiş oldu.
Onun hücre detayını sıfırdan (Spermatositten) itibaren ele aldık ve semen detayında birinci basamaktan elongedeki en iyi kalitelerin olduğu yani sadece spermden bir basamak evvelki basamak olan yedinci basamağa kadar ilerleyiş olduğunu göre göre tedaviyi verdik. Mikro TESE kararı için, tedavi ile normal çıkış olmazsa hastalarımıza ameliyat için son dört tahlil aynı yapıyı devam ettiriyorsa izin veriyoruz. Bazen de kendi istekleri ile ya evet ya hayır diyerek kararlarını kendilerinin almalarını daha sağlıklı buluyoruz.
Gerek İtalya’da Padova Üniversitesinde Foresta ve arkadaşlarının çalışmaları, gerek ABD ‘de Paul Tureck ve ekibinin aynen bizler gibi detaylı semen analizi öngörüsüne göre hareket ederek hastaları uygun zamanda ve doğru yere girilerek (sperm çıkışının şans olarak en yüksek olduğu yerlerin bazı radyolojik ve mikro biyopsilerle belirlenme adımları) bir anlamda sperm çıkış şansı ile tahmini bölge haritalaması gayretleri operasyona hazırlamak, bizim yaptığımız işin dünyadaki örnek çalışmalarıdır.
Ancak zaman içinde ne yaparsanız yapın spermatidin asla olgunlaşmadığı ve bizim matürasyon arresti dediğimiz süreçte takıldığı vakaların oranında artış olduğunu gören bilimsel dünyanın, yapılan incelemelerle pek çok doğumsal veya sonradan oluşan genetik bozuklukların bu sürece katkısını göstererek şimdiki yayınlarda özellikle hücresel ve genetiksel bazda bu öngörüsel analizleri yapmadan icra edilen mikro TESE işlemini in-efektif yani etkisiz TESE diye adlandırarak bir anlamda bizim tabirimizle öngörüsüz ve tedavisiz, ayrıca aceleci TESE yaklaşımlarını sağlıklı bulmadıklarını ifade ederek bu tür TESE yaklaşımlarından sakınmak gerektiği yönündeki açıklamaları hızla çoğalmakta olduğu gibi bizim verdiğimiz şekilde Gonadotropin bazlı tedavilerin belirgin bir biçimde bu tür mikro TESE’ye oranla başarısının daha üstün olduğu vurgulanmaktadır.
